top of page

Arama Sonuçları

Boş arama ile 12 sonuç bulundu

  • YAVRU KÖPEK EĞİTİMİ

    Yeni köpek sahibi olan birçok kişi, köpeklerine doğru davranışı öğretmek ya da olumsuz bir davranışın önüne geçmek için köpeklerinin belirli bir yaşa gelmesi gerektiğini düşünmektedir. Bu yanlış bir düşüncedir. Yavru eve geldiği andan itibaren eğitim başlamalı, bazı kurallar geçerli olmalıdır. ‘’Ağaç yaşken eğilir’’ sözü; insanlar için olduğu kadar, köpekler için de geçerlidir. 2-3 aylık olan bir yavru eve geldiği ilk günden itibaren onu yönlendirecek bir lidere ihtiyaç duyar. Ortalama 10-15 yıllık dostluğun temellerini atacak olan da, köpeğinize liderlik yapacak olan da tabi ki sizsiniz! Yavru köpek yetiştirmek çok eğlencelidir; ancak büyüme sürecinde köpeğinize gerekli zamanı ayırmanız gerekmektedir. Unutmayın ki köpek yetiştirmek, beslenme ihtiyacını karşılamak, gezdirmekten ibaret değildir. Köpeğinizle oynayacağınız 10-15 dakikalık oyunlar bile köpeğinizin karakterinin şekillenmesinde büyük önem taşır. Köpeğinizin büyüme sürecinde karakterine etki eden birçok faktör vardır. Bu süreçte köpeğinizi doğru bir şekilde yetiştirip sosyalleştirmeyi başarırsanız doğabilecek sorunları minimuma indirmiş olacaksınız. ADIM ADIM YAVRU KÖPEK EĞİTİMİ -Öncelikle yavru köpeğinize yanında olamadığınız anlarda kalması için 5-10 metrekarelik, tamamen ona ait boş bir yaşam alanı oluşturun. Bu yaşam alanı evin içerisinde bir oda ya da bir bölme olacaksa ulaşabileceği yerde priz, kablo, mobilya eşyası bulundurmayın. -Yavru eve geldiği ilk günden itibaren, özellikle geceleri kendi alanında uyumalıdır. Muhtemelen ilk gece annesi ve kardeşlerinden yeni ayrıldığı için yalnızlık çekip ağlayabilir. Bu durumda yapmanız gereken ağlamasını duymazdan gelerek susmasını beklemek olacaktır. Yavru yalnız kaldığı zaman ağladığında onunla ilgilenmemelisiniz. O ağladığı zaman teselli etmek için yanına gittiğinizde, yavru bunu ‘’Ağladığımda sahip yanıma geliyor, o halde yalnız kaldığımda daha çok ağlamalıyım! ‘’ olarak yorumlayacaktır. Bunun yerine onu yalnız bıraktığınız zaman yanına kokunuz olan bir giysi ve köpeğinizin boyutlarında yumuşak, peluş bir oyuncak koyarsanız ağlama olasılığını azatmış olursunuz. Ayrıca günün farklı saatlerinde de yavrunuzu bir, iki saat yalnız bırakmalısınız. Yalnız kalmaya alışmayan bir köpek ileride havlama, kazma, kemirme gibi daha büyük sorunlar çıkartabilir. Bu yüzden yalnız kalmaya ne kadar erken alışırsa sizin için de kendisi için de o kadar iyidir. -Yavruya box (kafes) alışkanlığı kazandırın. Hem tuvalet eğitimi için hem de ilerde yapacağınız uzun seyahatler için, köpeğinize uygun boyutta bir box edinin. Boxlar, köpeğinizi denetlemenize olanak sağladığı gibi; kemirme alışkanlığının önüne geçilmesinde de büyük önem taşır. -Köpeğiniz evinizi geldiği andan itibaren tuvalet alışkanlığı konusunda tutarlı ve istikrarlı olun. Belki de sizi en çok yoracak olan tuvalet eğitimi olacaktır. Bu yüzden tuvalet eğitimini ne kadar erken öğretmeye başlarsanız, o kadar hızlı sonuç alırsınız. -Profesyonel bir yardım almadan önce köpeğinize çağırıldığında gelme, tasmaya alıştırma, otur gibi basit temel komutları öğreterek ilerde alacağı itaat eğitiminin temellerini atabilirsiniz. -Yavrular birbirleriyle ısırıp boğuşarak oynarlar. Kardeşlerinden ayrılan bir yavru ellerinizi ve ayaklarınızı kemirmekten keyif alabilir. Onunla oynarken dişlerini kullanmasına izin vermeyin. Elinizi ya da ayağınızı ısırdığına tamamen hareketsiz kalın (köpeğinizi ittirmeyin ya da elinizi ondan uzaklaştırmayın) ve yüksek sesle bağırın. Böylelikle bu oyundan hoşlanmadığınızı ve canınızın yandığını anlayacaktır. -Köpekler, cezalandırmak yerine pozitif metotlara dayanan eğitim yöntemlerine daha hızlı cevap verirler. Yavru köpeğinizi eğitirken olumsuz davranışı cezalandırmak yerine, olumlu davranışı ödüllendirirseniz, köpeğiniz beklentiniz olan davranışı daha kolay anlayacaktır. -Köpeğinize çok sayıda ilginç oyuncak alın ve oynamaya teşvik edin. Oyuncaklar köpeğinizi bedensel olarak yorduğu kadar mental olarak da yorar ve yorgun köpek mutlu ve sorunsuz köpektir. -Mutlaka ama mutlaka köpeğinizi sosyalleştirin. Yavru köpeğinizin ırkı ne olursa olsun, ilk karma aşıları tamamlandığı andan itibaren sık sık değişik mekanlara götürün, farklı zeminlere basmasını sağlayın. Köpeğinizin bebeklik döneminde çeşitli insanlara, hayvanlara, seslere ve mekanlara alışması karakterinin şekillenmesinde büyük önem taşır. Bu yüzden fırsat bulduğunuz her anı değerlendirin. -Yavru köpekler insanların ve diğer hayvanların üzerine sıçramaya bayılırlar. Köpeğiniz yavruyken bu davranış, sizi veya çevrenizdekileri rahatsız etmese bile köpeğiniz yetişkin boyutuna ulaştığında, işin içine ağırlık ve salya faktörü girdiğinde bu durum pek hoşunuza gitmeyebilir. Bu yüzden benim önerim; köpeğiniz yavruyken bu davranışın önüne geçmeniz. Köpeğiniz, size ulaşmak için iki ayak üzerinde durup patilerini belinize doğru uzattığında ‘'Aşağı!‘’ deyin ve yan dönün. Siz yan döndüğünüzde köpeğinizin bacağınızla teması kesilecek ve yere inecektir. Bu davranışı köpeğiniz üstünüze atlamayı bırakana kadar tekrarlayın. Dışarıdan eve geldiğinizde, sevinçle üstünüze atladığında; ona arkanızı dönün ve coşkusu geçene kadar ilgilenmeyin. Köpeğiniz sakinleştiğinde ve normal haline döndüğünde o zaman onu sevip hoş geldin dileklerini kabul edebilirsiniz. -Yavru köpeğiniz, kemirmesine izin verdiğiniz objelerle kemirmesini istemediğiniz objeler arasında ayrım yapamaz. Bu yüzden kontrolsüz kemirmenin önüne geçebilmek için, ona göz kulak olamayacağınız zamanlarda ya kendi alanında kalmasını sağlayın ya da boxına kapatın. Böylelikle olası zehirlenmelerin, mide sancılarının önüne geçmiş olursunuz. -En önemlisi; yavru köpeğinizin, tıpkı bir bebek gibi hayatı keşfetmeye çalıştığını unutmayın ve yaptığı hiçbir yaramazlığın ondan vazgeçmenize sebep olmasına izin vermeyin.   GİZEM ASAR

  • KÖPEĞİNİZ VE BEKLENTİLERİNİZ

    Bazı köpek sahipleri, köpeklerinin tam olarak ‘istedikleri gibi’ davranmadığından yakınır. Köpekleri çok havlıyordur, eve çiş yapıyordur, yalnız kalamıyordur, eşyalara zarar veriyordur, koruma yapmıyordur ya da aksine fazla korumacıdır, komutları biliyordur; ama uygulamıyordur, çok yaramazdır vs vs…Peki gerçekten bütün problem köpeğinizde mi, yoksa onu bu davranışlara iten siz olabilir misiniz? Yakın zamanda yaptığım bir telefon görüşmesini sizinle paylaşmak istiyorum. Bir köpek sahibi köpeğinin 1 yaşında olduğunu ve tuvaletini dışarı yapmayı bildiği halde hala sabahları (!) eve çiş yaptığını, bu durumdan onları nasıl kurtarabileceğimi sordu. Köpeklerini sabah ve akşam kaçta tuvalete çıkardıklarını sorduğumda ise akşam 20.00, sabah bazen 11.00 bazen 12.00 cevabını verdi. Köpekler güne erken saatte başlar ve bu saatler bir köpeğin tuvalete çıkması için çok geçtir. Hiç eve yapmaması için daha erken çıkarmayı denediniz mi dediğimde ise cevap: Eve yapmaması gerektiğini biliyor, gün içinde akşama kadar tutabiliyor, istese sabah da tutabilir oldu… Burada asıl sorun köpeğin sadece sabahları eve çiş yapması değil, sahibinin 15 saat köpeğinin çişini tutamadığının ve kendisi uyanana kadar eve çiş yapmak zorunda kaldığının farkında olmadan köpeğini suçlamasıdır. Bu ve buna benzer sayısız örnekle karşılaştım ve neredeyse tamamında problem köpekte değil, sahiplerinin köpeklerine karşı nasıl davranmaları gerektiğini bilmediklerinden kaynaklanıyordu. Sorunlar çeşitliydi; ancak ortak bir sebep vardı ki bu da bilgi eksikliğinden doğan, köpekleri aşan beklentilerdi. Köpeğinizle Yaşadığınız Sorunlar Ve Muhtemel Sebepleri Köpeğim Yalnız Kaldığında Havlıyor! Bildiğiniz gibi köpekler sürü hayvanıdır ve yalnız kalmak doğalarına aykırıdır. Daima ailenin içinde olmak isterler ve bu en doğal haklarıdır; ancak evde sürekli birinin olması ya da onu gittiğiniz her yere götürmeniz pek mümkün değildir. Bu yüzden biz doğalarına aykırı da olsa köpeklerimiz daha bebekken onları yalnız kalmaya alıştırmalıyız. Başlarda 1-2 saat gibi kısa aralıklarla bir odaya kapatmanız ya da evde yalnız bırakmanız köpeğinizin bir süre sonra geri geleceğinizi öğrenmesini sağlar. Eğer yavruluk döneminden itibaren köpeğinizi yalnız kalmaya alıştırmazsanız büyüdüğünde asla yalnız kalamayan ve sürekli ağlayıp havlayan bir köpeğe dönüşecektir. Bu durumda havladığı için kabahatli olan köpeğiniz değil, onu bebekken bu duruma alıştırmayan siz olursunuz. Çünkü köpeğinizin yaptığı sadece liderini yanına çağırmaktır. Köpeğim Tuvaletini Tutmuyor! Köpeğiniz altı aydan büyükse ve hala eve tuvaletini yapıyorsa, bu genelde onun bilmediğinden ya da kasıtlı olarak yaptığından değil; sizin yeteri kadar onun tuvalet eğitimine zaman ayıramadığınızdan ya da birşeyleri eksik yapmış olmanızdan kaynaklanır. Sistemli bir şekilde her gün tuvaleti için 5-6 kez dışarı çıkan bir yavru bir süre sonra eve yapmayı bırakacaktır. Köpeğiniz büyüdükçe bu sıklık günde 4,3 ve 2 ye iner. Köpeğinizi daha 3-4 aylıkken günde iki ya da üç kez dışarı çıkartmanız eve çişini yapmaması için yeterli değildir. Çünkü henüz kasları gelişmemiştir ve o kadar süre çişini tutabilmesi mümkün değildir. Bu yüzden köpeğinizden tüm gün çişini tutmasını beklerken günde kaç kez dışarı çıkarttığınızı ve henüz kaç aylık olduğunu da göz önünde bulundurun. Köpeğim Evde Çok Yaramaz! Köpekler avlanma iç güdüleri olan, meraklı ve aktif hayvanlardır. Tüm günü evin bir köşesinde pineklemek için yaratılmamışlardır. Belki de onları kedilerden ayıran en temel fark budur. Her ırkın kendine göre farklı zihinsel ve fiziksel ihtiyaçları vardır. Kimi köpeği günde toplam bir saat gezdirmek yeterli olurken kimisine en az iki, üç saat zaman ayırmak gerekir. Günde ortalama iki saat egzersiz ihtiyacı olan bir köpeği yarım saat gezdirip eve getirdiğinizde dışarda enerjisini atamadığı için bu ihtiyacını evin içinde koşarak, birşeylerle meşgul olarak gidermeye çalışacaktır. Sizin yaramazlık yapıyor ya da eve zarar veriyor diye şikayet ettiğiniz dostunuz aslında sadece enerjisini atmaya çalışıyordur. Köpeğinize yeteri kadar zaman ayırdığınızda, onu zihinsel ve fiziksel olarak yorduğunuzda ev içinde yaşayacağınız sıkıntılar minimuma inecektir. Eğer hala bir köpek sahiplenmediyseniz, öncelikle o ırkın gereksinimleri hakkında bilgi sahibi olmanızı öneririm. Sizin yaşamınıza ne kadar uygun, ona yeterli vakti ayırabilecek misiniz bunları detaylı olarak düşünün. En önemlisi de onların bir kedi gibi tüm günü uyuyarak ya da bir köşede kendi halinde vakit geçirerek yaşayamayacağının bilincinde olarak seçiminizi yapın… Köpeğim Koruma Yapmıyor! Öncelikle bilmeniz gereken şu ki; her köpek koruma köpeği olamaz. Aynı anne babadan doğan kardeşlerde bile karakter özellikleri farklılık gösterirken, ırklar arasında da aynı durum geçerlidir. Koruma iç güdüsü her köpekte aynı seviyede değildir. Aldığınız her Alman Çoban Köpeği, her Doberman, her Rottweiler koruma yapacak diye bir kanun yoktur. Bu büyük oranda taşıdığı genlere, yetişme ortamına, eğer karakteri uygunsa alacağı koruma eğitimine bağlıdır. Toplum içinde sürekli farklı insanlar tarafından sevilip gezdirilen bir köpeğin büyüdüğünde insanlara karşı tepkili olmasını beklemek gerçekleşmesi zor bir ihtimaldir. Aynı kurallar bu durumun tam tersi için de geçerlidir. Seçtiğiniz yavru bekçi köpeği olmasa bile aşırı korumacı olabilir. Terrier ırklarında bu sıklıkla gözlemlenmektedir. Sahibinin ya da sahip olduğu bir objenin yanına başka birini yaklaştırmak istemeyebilirler. Köpeğiniz yavruyken yaptığı cazgırlıklar hoşunuza gider ve bu davranışa tepki göstermezsiniz; ama büyüdüğünde ve tanıdık tanımadık tehdit gördüğü her kişiyi ısırmaya çalıştığında bu defa suçlanan köpeğiniz olur. Oysa köpeğinize o izni bir zamanlar siz vermiştiniz.O sadece kendince görevini yapıyordur. Köpeğim Komutları Yerine Getirmiyor! Köpeğinize kendi çabanızla ya da bir eğitmen yardımıyla temel komutları öğrettiniz; ama bir süre sonra işler umduğunuz gibi gitmedi ve köpeğiniz komutları ‘canı isterse’ uygular hale geldi. Oysa sizin beklentiniz öğrendiği komutu her ortamda, her koşulda uygulaması gerektiğiydi. Bu oldukça haklı bir beklenti. Bir köpek bir şekilde eğitim alıyorsa öğrendiklerini her ortamda ve her koşulda uygulamalıdır; tabii her ortam ve koşulda çalışmalar ve tekrar lar yapıldıysa! Unutmamanız gereken şu ki; köpekler robot değildir. Hızlı öğrenirler; ama öğrendiklerinin kalıcı hale gelmesi sahipleriyle beraber farklı ortamlarda yapılan tekrarlar sayesinde mümkün olur. Bir köpek çiftliğinde ya da evde izole bir ortamda bir komutu yapıyor olması, kalabalık bir caddede, onlarca uyaranın, kalabalığın içinde uygulayacağı anlamına gelmez. Bunu köpeğinizden bekleyebilmeniz için onunla her türlü yracının olduğu ortamda çalışmış olmanız gerekir. İster kendi çabanızla eğitin, isterseniz bir eğitmenden eğitim aldırın her iki durumda da kural geçerlidir. Eğitim, yapılan tekrarlarla kalıcı hale gelir. Sizin dört, beş ay önce eğitim verdiğiniz ya da aldırdığınız köpeğinizin şimdi o günlerdeki gibi itaat etmemesinin sebebi sadece kendisi ya da eğitmeni değildir. Köpek eğitimi bir ekip işidir ve siz de gereken çabayı gösterir, köpeğinize yeterli zamanı ayırırsanız %100 sonuç verir. Köpeğinizin ‘işine geldiğinde’ sizi dinlemesinin bir diğer nedeni de ona bildiği bir komut verdiğinizde uygulamadığı zaman bunu göz ardı edip kendi haline bırakmanızdır. Ağzınızdan bir komut çıkıyorsa köpeğiniz başka alternatifi olmadığının bilincinde olmalıdır. Siz ‘otur’ dediğinizde oturmuyorsa onun nazikçe elinizle oturmasını sağlamalısınız. Diğer komutlar için de bu geçerli. Eğer siz, köpeğinizi sizi dinlemediğinde umursamaz, kendi haline bırakırsanız o da sizi umursamayacaktır. Gerçekçi Olun Köpeğinizden evde uslu durmasını, eve tuvaletini yapmamasını, aldığı her komutu harfiyen yerine getirmesini beklerken lütfen öncelikle kendinize şu soruyu sorun: Ben köpeğim konusunda yeterli bilgiye sahip miyim ve köpeğime gereken ilgiyi gösterip zaman ayırabiliyor muyum? Bu soruların cevabı aynı zamanda yaşadığınızın sorunların anahtarı olacaktır.

  • KÖPEKLERDE BEDENSEL VE ZİHİNSEL EGZERSİZİN ÖNEMİ

    Düzenli yapılan egzersizin, insanlar için önemini bilmeyen yoktur. Rutin yapılan fiziksel aktiviteler; beden sağlığının korunmasında etkili olduğu gibi, kişinin öz saygısını yükselterek stres, depresyon ve anksiyete gibi psikolojik sorunların da azalmasında önemli bir unsurdur. Bizim hayatımızda bu denli rolü olan egzersizin, can dostlarımız köpeklerimiz için de son derece önemli olduğunu biliyor muydunuz? Köpek sahiplerinin, köpeklerini yetiştirme sürecinde yaşadığı birçok sorunun temel sebebi; köpeklerini bedensel ve zihinsel olarak yeteri kadar yormamalarından kaynaklanır. Egzersiz, sadece bedensel yorgunluk için değil, zihinsel yorgunluk için de gereklidir. Köpekler, çocuklardan farksızdır. Sürekli bir şeylerle meşgul olmak, keşfetmek isterler. Siz köpeğinizi yeteri kadar yormazsanız, o kendini bir şekilde meşgul etmenin yolunu bulur. Sizin yaramazlık yapıyor ya da eve zarar veriyor diye şikayet ettiğiniz dostunuz sadece iç güdülerine göre hareket ediyordur. Bilmeniz gereken şu ki; köpekler aktif hayvanlardır; bütün günü evin bir köşesinde yatmak için yaratılmamışlardır. Koşmak, kemirmek, kazmak, yeni yerler keşfetmek köpeklerin doğal ihtiyaçlarıdır. Eğer biz bu ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılayamazsak köpeklerimizde sorunlar yaşamamız kaçınılmazdır. Köpeğinize Egzersiz Yaptırmadan Önce Bilmeniz Gerekenler · Egzersiz süresi; köpeğinizin ırkına, yaşına ve sağlık durumuna göre değişkenlik gösterir. Genç ve sağlıklı köpekler daha uzun süreli ve yorucu egzersizleri kaldırabiliyorken; yaşı ilerlemiş ya da kalp, displazi gibi sağlık problemi olan köpekler, daha kısa süreli bedensel aktivitelere, uzun süreli zihinsel aktivitelere gereksinim duyar. Köpeğinizin yaşına ve sağlık durumuna en uygun egzersiz önerisi için veteriner hekiminize danışabilirsiniz. · Bedensel egzersiz, köpeğinizin enerjisini boşaltabilmesi için tek başına yeterli değildir. Köpeğiniz bedenini çalıştırırken, aynı zamanda zihnini de çalıştırmanız gerekir. Köpeğinizle yapacağız rutin koşular, keşfedeceğiniz yeni mekanlar, beraber yapacağız sporlar (agility, frisbee, yüzme…) öğreteceğiniz yeni numaralar ve zeka oyunları köpeğinizin zihinsel olarak rahatlayıp daha mutlu bir köpek olmasına büyük katkı sağlar. · Evinizin çevresinde yaptığınız kısa süreli yürüyüşler egzersiz değildir. Aynı çevre, aynı kokular köpeğinizi zihinsel anlamda yormayacağı için, evde yaşadığınız sorunların da önüne geçmeyecektir. Yapabileceğiniz tek aktive sadece yürüyüş ise, en az 1 saat duraksamadan, tempolu yürümenizi öneririm. · Koşu bandı, köpeklerimizin kilo ve kas kontrolü için kurtarıcı niteliğindedir; ancak yapılan araştırmalar, köpeklerin koşu bandıyla zihinsel olarak tatmin olmadıklarını, eğer bir davranış problemi varsa bunun ancak açık havada yapacağınız aktivitlerle ve zeka oyunlarıyla çözebileceğinizi ortaya koymuştur. · Köpeğinizle yaşadığınız sorunların neredeyse %80’i, köpeğinizin zihinsel ve fiziksel olarak yeteri kadar enerjisini atamadığından kaynaklanır. Köpeğinizde aşırı havlama, mobilya kemirme, agresyon ve çeşitli davranış bozuklukları varsa, düzenli egzersiz ve kısa süreli eğitim çalışmalarıyla köpeğinizin zihnini rahatlatarak sorunların üstesinden gelebilirsiniz. · Bazı köpek sahipleri, evlerinin bahçesinin köpeklerinin enerjilerini boşaltması için yeterli olduğunu düşünür; ama bilmeniz gereken şu ki; büyük bir bahçeye sahip olmanız, köpeğinizin egzersiz ihtiyacını karşılayabilmesi için tek başına yeterli değildir. Bütün günü bahçede yalnız geçiren bir köpeğin, eğer gezdirilmiyorsa ve yeteri kadar ilgi görmüyorsa psikolojik olarak çok sağlıklı olduğunu söyleyemeyiz. Bahçe, eğer köpeğinizle top at-getir, frisbee gibi oyunlar oynayabiliyorsanız, avantajdır. Köpeğinizin tek başına eğlenebileceği bir alan değildir. · Köpeğinize egzersiz yaptıracağınız alanın zemini, köpeğinizin sağlığına zarar vermeyecek yapıda olmalıdır. Beton zemin, uzun süreli at-getir oyunları ve frisbee için uygun değildir. Köpeğinizin pati altındaki yastıklar sürekli koşmaktan açılır ve bu köpekler için oldukça acı vericidir. Parke gibi kaygan zeminler de köpeğinizin koşması için uygun değildir. Köpeğiniz koşarken kayacağı için eklemlerine zarar verebilir. Toprak veya kum alanda yapılan egzersizler, köpeğiniz için her zaman daha sağlıklıdır. · Köpeğinizin kalp sağlığı ve yaptığınız egzersizden keyif alması için, aktivitelerinizi günün serin saatlerinde yapmaya özen gösterin. · Köpeğinizin rahat ve uzun süreli egzersiz yapabilmesi için egzersiz saatlerini yemekten önce yaparsanız daha sağlıklı olur. Dolu mideyle yapılan uzun, yorucu egzersizler köpeğinizde mide dönmesine sebep olabilir. Köpeklerde Egzersizin Faydaları · Köpeğinizdeki stres, anksiyete, agresyon gibi sorunların çözülmesinde en önemli unsurdur. · Egzersiz köpeğinizin yaşlanma sürecini yavaşlatır. · Köpeğinizle yapacağınız egzersizler aranızdaki bağı güçlendirir ve köpeğinizi itaat etmeye teşvik eder. · Rutin egzersizlerle köpeğiniz daha sakin, daha uyumlu ve daha sahip odaklı olur. · Çok klişe; ama gerçek, yorgun köpek, mutlu köpektir. Ve de ‘Sağlam kafa, sağlam vücutta olur’ sözü, bizim için olduğu kadar köpeklerimiz için de geçerlidir. GİZEM ASAR

  • KÖPEĞİNİZİN VETERİNER KORKUSUNU YENEBİLİRSİNİZ!

    KÖPEĞİNİZİN VETERİNER KORKUSUNU YENEBİLİRSİNİZ! Veteriner ziyaretleri hemen hemen her köpeğin korkulu rüyası olmuştur. Veteriner korkusu olan bazı köpekler daha “veteriner” ve “ iğne” kelimesini duyduğunda bile evin içinde saklanırken, birçoğu veterinere yaklaştığınızda kliniğe, hatta kliniğin bulunduğu sokağa dahi girmeyi reddetmektedir. Bu durum dostunuz için de sizin için de stres yaratabilmektedir. Köpeğinizin veteriner hekiminizden, veteriner kliniğinden korkması kötü ilişkilendirilmeye bağlı olarak ortaya çıkan bir durumdur. Köpeğinizin yavruluk döneminde ilk aşılama takvimiyle başlayan rutin veteriner ziyaretleri (hastalandığında gördüğü antibiyotik tedavileri de eklendiğinde) köpeğinizde; veteriner=acı, veteriner=korku olarak hafızasına kazınır. Kısaca köpeğiniz veterinere gitmeyi genellikle acı duymakla ilişkilendirir. Onun dünyasında veterinere gitmenin iyi olan hiçbir yanı yoktur. Peki ya köpeğinizin veteriner korkusunu yenebilmenizin mümkün olduğunu ve bu ziyaretleri keyifli hale getirebileceğinizi biliyor muydunuz? -Köpeğinizin Veteriner Hekiminizi Sevmesini Sağlayın Özellikle ilk tanışma köpeğiniz için büyük önem taşır. İlk kez gittiğiniz veteriner hekiminizden köpeğinize yapacağı uygulama öncesinde ve sonrasında ödül vermesini isteyin. Ve bunu her ziyaretinizde tekrarlayın. Hekiminizin böyle bir alışkanlığı yoksa bile siz yanınızda götüreceğiniz birkaç parça ödülle bunu yapmasını rica edebilirsiniz. -Veterinerinize Kısa Ziyaretler Düzenleyin Köpeğinizin aşısı ya da bir rahatsızlığı olmasa bile ara ara hekiminizi ziyaret edin. Burada amacımız; köpeğinize veterinere gitmenin her zaman kötü bir fikir olmadığını, günlük hayatımızın bir parçasıymış gibi algılamasını sağlamaktır. -Kliniğin Yakınında Oyun Oynatın Kliniğiniz size çok uzak bir mesafede değilse bazı günler oyun oynamak için kliniğin yakınında bir yeri tercih edebilirsiniz. Bu köpeğinizde “veterinere giden korku yolu” algısının değişmesini sağlayacaktır. - Rahat Olun Köpeklerin endişenin kokusunu alabildiğini biliyor muydunuz? Veterinere gittiğinizde köpeğinizin canı acıyacak diye endişe duymanız naklen köpeğinize yansıyacaktır. Bu durumda köpeğinizin veteriner korkusu yoksa bile, o bunu “Sahip endişeli o halde ben de endişeli olmayalım” olarak yorumlayacaktır. Bu yüzden klinik ziyaretlerinde, köpeğinizden önce kendinizi rahatlatmanızı öneririm. -Korkuyu Pekiştirmeyin Köpeğiniz, veterinere gittiğinde korkup kaçmaya çalışıyor ya da olduğu yerde titrer vaziyette duruyorsa o anda onu severek ya da sakinleştirmeye çalışarak korkusunu pekiştirmeyin. Köpekler çocuk gibidir. Korktuklarında görecekleri ilgi, yaşadığı korkunun büyümesine sebep olur ve daha fazla korkmaya başlarlar. Bu yüzden, böyle anlarda yapacağınız en doğru davranış şekli, köpeğinizle minimum seviyede ilginip korkusunu görmezden gelmek olacaktır. Böylelikle köpeğiniz de bir süre sonra bu ziyaretlere alışacak ve verdiği tepkiyi azaltacaktır. GİZEM ASAR

  • KÖPEK EĞİTİMİNDE YAPILAN 10 HATA

    KÖPEK EĞİTİMİNDE YAPILAN 10 HATA Köpek eğitimi hakkında bir takım bilgiler edindiniz; ancak ne kadar uğraşsanız da köpeğinizi eğitmekte başarılı olamıyor musunuz? Yalnız değilsiniz. Birçok insan köpeğini eğitmeye çalışırken bazı hatalarda bulunuyor ve bu hatalar köpeğinizin öğrenmesini güçleştirdiği gibi, köpeğinizle aranızdaki iletişimin bozulmasına neden oluyor. İşte size köpek eğitiminde yapılan, dikkat etmeniz gereken en yaygın hatalar: 1-Eğitime Geç Başlamak Bazı köpek sahipleri, köpeğini eğitmek ya da eğittirmek için köpeklerinin bir yaşını doldurmalarını bekler. Bir yaş köpek eğitimi için geçtir. (Özellikle de bunun için kendiniz çaba gösterecekseniz) Köpeğiniz bir yaşına gelene kadar çokça yanlış davranış kazanabilir ve yanlış öğrenilerin düzeltilmesi doğru davranışı kazandırmaktan daha zahmetli bir iştir. Eğer disiplinli ve kontrollü bir köpeğe sahip olmak istiyorsanız; eğitim, köpeğiniz eve geldiği ilk günden itibaren başlamalıdır. Ev içi eğitim ve basit temel komutlar üzerinde yaptığınız çalışmalar köpeğinizle aranızdaki bağı arttıracağı gibi, köpeğinizle daha sağlıklı iletişim kurmanızı sağlayacaktır. 2-Komutu Arka Arkaya Tekrarlamak Köpek eğitiminde yapılan en yaygın yanlışlardan biri, komutların sürekli tekrar edilmesidir. Köpeğiniz oturmuyorsa komut otomatikman tekrarlanır. Siz arka arkaya komut verdikçe köpeğinizin sizi daha iyi anlayacağını düşünürsünüz; ama köpeğinize otomatikman birkaç kez tekrarlanmadan itaat edilmeyeceğini öğretirsiniz. Çünkü ona öğrettiğiniz ‘otur’ değil ’otur, otur hatta otur! ‘dur. Onun tek suçu, cümlenizi bitirmenizi bekliyor olmasıdır. Köpeğiniz ilk komutunuzu duymazdan geliyorsa siz uygulamasını sağlayın ve ona hangi komutu verdiyseniz o şekli almasına yardım edin. İlk komutta oturmadıysa hemen elinizle arkasına hafifçe bastırarak oturmasını sağlayın ve anında ödüllendirin. 3-Tutarsızlık Köpeğinizin, koyduğunuz kurallara uymasını istiyorsanız ona karşı tutarlı davranmanız gerekir. Eğer kalabalık bir ailede yaşıyorsanız, tüm aile bireylerinin köpeğiniz için aynı tutumu sergilemelidir. Biri, bir davranışı onaylarken diğeri izin vermezse köpeğinizin doğru davranışın ne olduğunu anlaması mümkün değildir. Kurallar her durum ve koşulda geçerlidir. Ruh halinize ya da o anki kişilere, koşullara göre değişmemelidir. Örneğin; eğer köpeğinizin yemek sırasında sizi rahat bırakmasını istiyorsanız hiçbir zaman sofradan besleme yapmamalısınız. Hem köpeğinizin arsızlığından rahatsız olup, hem de canı çekmiştir diye bir parça yediğinizden verdiğinizde, köpeğinizin dilenciliği sürdürmesi kaçınılmazdır. Köpeğinizin sizi anlayabilmesi için, ona karşı net ve tutarlı olmalısınız. 4-Ödüllendirme Ve Uyarmada Zamanlama Hatası Ödüle dayalı eğitim metodlarında ödül; köpeğiniz ondan istediğiniz hareketi yaptığı anda gelmelidir. Bu süre 1-2 saniye ile sınırlıdır. Aksi halde köpeğiniz, doğru davranışın ne olduğunu anlayamaz ve kafası karışır. Örnek verecek olursak; ‘yat’ komutunu öğretirken, köpeğiniz yere yattığı anda ödül vermeniz gerekir. Birkaç saniye geçirirseniz köpeğiniz ödül almak için pozisyonu bozabilir, oturur hale geçer ya da ayağa kalkabilir. Bu durumda ödül verdiğinizde, köpeğiniz yat komutunu uygulamış olsa dahi aldığı ödülü yattığı için değil; hareket ettiği ya da oturduğu için aldığına yoracaktır. Uyarmalarda da aynı kural geçerli. Köpeğinizin koltuğa çıkmasını istemiyorsanız koltuğa çıktıktan sonra değil, çıkmaya niyetlenirken sert ve net bir ses notuyla uyarmanız gerekir. Eylemi gerçekleştirdikten sonra verdiğiniz tepkinin geçerliliği yoktur. Çünkü köpeğiniz amacına ulaşmıştır ve bunu tekrarlamaması için bir sebep yoktur. 5-Uzun Süreli Eğitim Seansları Köpeğinize yeni bir komut öğretirken çalışma süreniz 15 dakikayı geçmemelidir. Uzun süreli çalışmalarınız köpeğinizi sıkar ve bu da dikkatinin dağılmasına neden olur. Bu yüzden köpeğiniz daha sıkılmadan çalışmanızı sonlandırmalısınız. Unutmamanız gereken şu ki; köpeğiniz eğitimden keyif alırsa algısı açılır ve çalışmak keyifli hale gelir. Sıkılan, kaçmanın yollarını arayan bir köpek hiçbir zaman öğrenmek için hevesli olmayacaktır. 6-Uzun Cümleler Köpekler nettir ve kendi aralarında çok rahat iletişim kurarlar. Siz de köpeğinizle doğru iletişim kurmak istiyorsanız ona karşı net olmalısınız. Örneğin; köpeğiniz bir yeri kemiriyor ve sizin verdiğiniz tepki: ‘Ben sana kaç kere orayı kemirme dedim. Neden beni dinlemiyorsun, sen ne biçim köpeksin vs …’ ise köpeğiniz asla ondan ne istediğinizi anlamayacaktır. Bu durumda vermeniz gereken tepki; sert ve net bir ses tonuyla hayır deyip köpeğinizi tasmasından tutup o alandan uzaklaştırmanızdır. Köpeğiniz o an bir şeyleri kemirmek istiyorsa; ona, sağlığına zararı olmayacak; oyuncak, press kemik gibi kemirme ihtiyacını giderebileceği alternatif ürünler verebilirsiniz. Bilmeniz gereken şu ki; köpeğiniz, ona kurduğunuz uzun cümleleri, yakınmalarınızı anlamıyor. Sadece bir iki kelimelik komutlar ve eylemler arasında ilişki kuruyorlar. Köpeğinize ‘Otur’ komutu verdiğinizde oturur pozisyona geçtiğinde ödül alacağını bildiği için oturuyor. Diğer komutlar için de aynı durum geçerli. Sözlü komut ve ödül arasında ilişki kuruyorlar. Kelimelerin ne anlama geldiğini bilmiyorlar. Köpeğinizi eğitirken ona karşı olabildiğince kısa sözcükler kullanın ve net olun. Aranızdaki iletişim düzelecek ve çok kısa sürede farkı görebileceksiniz. 7-Aşırı Baskı Ve Şiddete Başvurmak Bazı köpek sahipleri, köpek eğitiminin; baskılamak ve aşırı sert tutumdan ibaret olduğunu düşünüyor. Ve bu düşünce doğrultusunda köpeklerine karşı çok sert ve acımasız bir tutum sergileyebiliyorlar. Köpeğinizi kontrol edebilmeniz için öncelikle iyi bir lider olmanız gerekir. Liderlik, baskılamak değildir. Liderlik, yol göstermek ve sürüde doğru hiyerarşiyi sağlamaktır. Baskıcı ve şiddet yanlısı bir lider hiçbir sürüde kabul görmez. Köpeğiniz sizden korktuğu için o an kızdığınız davranışı sergilemeyebilir; ama doğru davranışın ne olduğunu öğrenmediği için fırsat bulduğu ilk an yine aynı olumsuz davranışı sürdürecektir. Köpeğinizi sürekli olarak baskılarsanız öz güveni düşük ve korkak bir köpek yaratırsınız. Korkan ve sahibine güven duymayan bir köpeğin kendine ya da bir başkasına zarar vermesi ihtimaller dahilindedir. Unutmayın ki; köpek eğitimi, köpeğinizle aranızdaki iletişimi güçlendirmek ve bağ kurmak içindir. 8-Tek Seferlik Çalışma, Yetersiz Tekrar Köpekler robot değildir. Hızlı öğrenirler; ama öğrendiklerinin kalıcı hale gelmesi sahipleriyle beraber farklı ortamlarda yapılan tekrarlar sayesinde mümkün olur. Bir köpek çiftliğinde ya da evde izole bir ortamda köpeğinizin bir komutu yapıyor olması; kalabalık bir caddede, onlarca caydırıcının, kalabalığın içinde uygulayacağı anlamına gelmez. Bunu köpeğinizden bekleyebilmeniz için onunla her türlü caydırıcının olduğu ortamda çalışmış olmanız gerekir. Köpeğinizi ister kendi çabanızla eğitin, isterseniz bir köpek eğitmeninden eğitim aldırın her iki durumda da kural geçerlidir. Köpek eğitimi, tek seferlik bir çalışma değildir. Eğitim, yapılan tekrarlarla kalıcı hale gelir. Sizin dört, beş ay önce eğitim verdiğiniz (ya da aldırdığınız) köpeğinizin şimdi o günlerdeki gibi itaat etmemesinin sebebi sadece kendisi ya da eğitmeni değildir. Köpek eğitimi bir ekip işidir ve siz de gereken çabayı gösterir, köpeğinize yeterli zamanı ayırırsanız %100 sonuç verir. 9-Uzun Süreli Ödül Kullanımı Köpek eğitiminde en önemli unsur ödüldür. Köpeğinizin eğitim seanslarından keyif alması ve bir sonraki dersi hevesle beklemesi için ödülendirme, vazgeçilmez bir teşvik yöntemidir; ancak ödülün de bir sonu var. Köpeğinize bir komut verirsiniz, köpeğiniz önce elinize bakar ya da ceplerinizi koklar. Eğer üzerinizde ödül varsa verilen komut hemen yerine getirilir; ama yoksa? Köpeğiniz o an hiç havasında değildir ve verdiğiniz komutu duymamazlıktan gelir. Çünkü sizi dinlemesi için kendince bir nedeni yoktur. Köpeğini kendi eğitmek isteyen hemen hemen bütün köpek sahiplerinin ortak şikayeti, köpeklerinin ödülsüz hiçbir komutu uygulamamasıdır. Bunun başlıca sebebi; ödülün sadece yiyecek olarak kullanılmasıdır. Köpeğinizin bir komutu öğrendiğinden emin olduğunuzda her seferinde ödül maması vermek yerine, sevdiği bir oyuncak ya da coşkulu bir aferimle ödüllendirebilirsiniz. Böylelikle köpeğiniz, verdiğiniz her komutun arkasında ödül maması aramaktan vazgeçecektir. 10-Kısa Zamanda Mucizeler Beklemek Köpek eğitimi sabır geriktirir. Eğer köpeğinizi eğitmeye karar verdiyseniz üç hafta, dört hafta gibi basma kalıp düşünceleri kafanızdan silmelisiniz. Çünkü her köpek farklı hızda öğrenir. Aynı cins olan iki köpekten biri, bir komutu üç günde öğrenirken; diğeri bir günde öğrenebilir. Bu yüzden, eğer doğru metodlarla çalıştığınızdan eminseniz köpeğinizi yargılamanız ve öğrenmiyor diye şikayet etmeniz sadece köpeğinizin size olan güvenini sarsar ve öğrenme aşamasını güçleştirir. Siz köpeğinizle yaptığınız çalışmalardan keyif almazsanız, köpeğiniz de almayacaktır. Sabırlı olun ve her gün 10-15 dklık seanslarla, köpeğinizi sıkmadan çalışmaya devam edin.

  • KÖPEK EĞİTİMİNİN PÜF NOKTALARI

    KÖPEK EĞİTİMİNİN PÜF NOKTALARI OLDUĞUNU BİLİYOR MUYDUNUZ? Köpeğinize gösterişli numaralar sergilemesini ya da başarılı bir spor köpeği olmasını öğretebilirsiniz. Bunlar isteğe bağlıdır; ancak ister şehir içinde yaşayın, ister şehir dışında köpeğinizi günlük hayatta kontrol edebilmeniz ve onunla keyifli vakit geçirebilmeniz için itaat eğitimi alması gereklidir. İtaat eğitiminin amacı; kendine güvenen, rahat, iyi huylu, toplum içinde rahatlıkla gezebileceğiniz kontrollü bir köpeğe sahip olmaktır. Profesyonel bir yardım almak yerine köpeğinizi kendiniz eğitmeye karar verdiyseniz, köpek eğitiminde dikkat etmeniz gereken unsurları sizlerle paylaşıyorum: 1-Köpeğinize bir komutu öğretmeye başlamadan önce, onun tuvalet ihtiyacını giderdiğinden emin olun. Sıkıntısı olan yavru size odaklanmakta güçlük çekecektir. 2-Eğer ödül kullanacaksanız köpeğiniz açken çalışın. Sabah ve akşam öğünlerinden önce çalışmanız etkili olacaktır. Midesi boş olan bir köpek için ödül her zaman daha caziptir. 3-Ödül olarak kullandığınız yiyecek köpeğinizin çok sevdiği; ancak sık tüketmediği (Haşlanmış tavuk, sosis, hazır ödül mamaları) gıdalar olmalıdır. Böylelikle köpeğiniz bir dahaki dersi iple çekecektir. 4-Köpeğinizi kendiniz eğitiyorsanız eğitim süresi 15 dakikayı geçmemelidir. Eğitim süresi daha uzun sürdüğünde köpeğinizin dikkati dağılabileceği için tek seferde yarım saat çalışmak yerine, günde 2’şer kez 15’er dakika çalışmanız, köpeğinizin doğru davranışı öğrenmesini kolaylaştıracaktır. 5-Köpeğinizi eğitirken, istenmeyen davranışı cezalandırmak yerine doğru davranışı ödüllendirin. Köpek eğitiminde pozitif yaklaşım, çoğu zaman daha hızlı sonuç verir. 6-Ödüllendirmede zamanlama çok önemlidir. Köpeğiniz verdiğiniz komutu uyguladığı anda ödüllendirmelisiniz. Köpeğinizin 2-3 dakika geçtikten sonra gelen ödülle, hareket arasında ilişki kurması imkansızdır. Ödüllendirme süresi 2-3 saniye ile sınırlıdır. 7-Komutları iki defa tekrarlamaktan kaçının. Eğer köpeğiniz tek seferde komutunuza yanıt vermiyorsa siz nazikçe istediğiniz pozisyonu almasını sağlayın. Yanlış yaptığı ya da yapamadığı bir davranışı cezalandırmak yerine, sakince beklentiniz olan davranışı yerine getirmesi için teşvik edin. 8-Köpek eğitiminde en önemli faktörlerden biri istikrarlı olmaktır. Köpeğinizi eğitirken her gün tekrar yaparsanız köpeğinizin doğru hareketi öğrenme hızını yükseltmiş olursunuz. 9-Motivasyon, eğitimin yapı taşlarından biridir. Sizin moraliniz yüksekse bu otomatikman köpeğinize geçecektir ve köpeğiniz derslerden daima keyif alacaktır. Gergin veya üzgün olduğunuz zamanlarda köpeğinize bir şey öğretmeye çalışmayın. Köpeğiniz bu durumunuzu hisseder ve durumu üstüne alınabilir. Eğitim sürecinin gidişatı için çalışmalarınız daima keyifli başlamalı ve bitmelidir. 10-Köpeğinize komutları öğretirken boş, sakin bir oda tercih edin. Dikkatini dağıtacak unsurlar olmadığı için komutları algılaması ve uygulaması daha hızlı olacaktır. 11-Köpeğiniz bir komutu öğrendiğinde (gel, otur, yat ya da bekle) aynı komutu günde 10 kez evin ya da bahçenin farklı yerlerinde tekrarlayın. 12-Köpeğiniz verdiğiniz komutu 10’da 10 yapmaya başladığında artık sokaklar ve parklarda çalışma vakti gelmiş demektir! 13-Dışarıdaki çalışmalarınızda birdenbire kalabalık caddede başlamak yerine, başlangıç için daha sakin park ve sokakları tercih ederseniz köpeğinizin dış çevrede dikkatinin toplaması daha kolay olacaktır. GİZEM ASAR

  • KÖPEĞİNİZİN ÖMRÜNÜ UZATIN!

    KÖPEĞİNİZİN ÖMRÜNÜ UZATIN Can dostunuzun, uzun yıllar sağlıklı ve mutlu bir köpek olarak yaşamasının sizin elinizde olduğunu biliyor muydunuz? Bazı köpek sahipleri, sadece kaliteli bir mama kullanarak köpeklerinin sağlığı için gerekli olan tüm sorumluluklarını yerine getirdiklerini düşünürler. Bu kısmen doğrudur; ancak köpeğinizin sağlıklı ve uzun yaşaması için tek başına yeterli değildir. Köpeklerin çoğu, ortalama olarak 10-15 yıl kadar yaşasalar da 2013 yılında ölen ve dünyanın en uzun yaşayan köpeği kabul edilen terrier melezi Max, öldüğünde 30 yaşını doldurmuştu. 2016 yılında ölen Avustralya Çoban Köpeği Maggie’nin de öldüğünde 30 yaşında olduğu biliniyor. Bu örnekler istisna olabilir; ancak birkaç yıl da olsa köpeğinizin ömrünü uzatabilmeniz ya da kalan ömrünü sağlıklı geçirmesini sağlayabilmeniz mümkün. Tabii köpeğiniz genetik bir hastalığa sahip değilse… Köpeğinizin Hayatından Stresi Çıkartın Stres, tıpkı insanlarda olduğu gibi, köpeklerde de kanser başta olmak üzere birçok hastalığın davetiyesidir. Köpeğinizin uzun ömürlü olmasını istiyorsanız en başta ona huzurlu ve dengeli bir hayat sunmanız gerekir. Sürekli stres ve baskı altında olan köpeklerde, mutlu yaşayan köpeklere oranla daha fazla kanser gözlemlenmektedir. Siz farkında olmasanız bile, aile içi yaşadığınız tartışmalar, gerginlikler naklen köpeğinize yansımaktadır. Köpeğinize olabildiğince sakin ve stressiz bir hayat sunmanız, onun sağlığı için oldukça önem arz eder. Doğru Beslenme Evet, can dostunuzun sağlıklı bir yaşam sürmesi için onun boyutuna ve yaşına uygun super premium bir mamayla beslenmesi oldukça önemli. Köpeğinizin, mama haricinde çiğ ya da az pişmiş sebze tüketmesi de sağlığı için faydalıdır. (Yağsız ve tuzsuz olması koşuluyla). Ayrıca ayda birkaç kez çiğ kuzu kemiği vermeniz köpeğinizin ağız ve diş sağlığı için oldukça önemlidir. Köpekler etçil hayvanlardır. Doğada avlarını yakaladıklarında önce etlerini, en son kemiklerini yerler. Bu sayede dişlerinin arasında kalan et parçaları temizlenir ve tartar oluşumu önlenir. Unutmayın ki sindirim ağızda başlar. Köpeğiniz besinleri ne kadar iyi çiğnerse yedikleri ona o kadar çok fayda sağlayacaktır. Bu da ancak sağlıklı dişlerle mümkün olur. Bunlara ek olarak köpeğinize 15-20 günde bir, küçük bir diş sarımsak yutturmanız hem deri ve tüy sağlığı için, hem de iç parazitlere karşı doğal bir savunma oluşturacağı için oldukça faydalıdır. Ayrıca; ev yemekleri ve yediğiniz abur cuburları; şeker, un ve trans yağ içeren gıdaları köpeğinizin hayatından çıkartmalısınız. Düzenli Egzersiz Köpeğinizin 10 yaşına geldiğinde de koşup oynayabilmesini, yapacağınız uzun yürüyüşlerde size eşlik edebilmesini istemez miydiniz? Bunun için köpeğinizin yavruluk döneminden itibaren, sabah akşam en az yarımşar saat yürüyüş yapması gerekir. Günde ortalama 1 saat yapacağız yürüyüşlerle hem köpeğiniz formda kalır hem de kas ve eklem sağlığını korumuş olursunuz. Bunun haricinde haftanın birkaç günü top at-getir ya da frisbee oynamanız köpeğinizin enerjisini attırmakla kalmaz, aynı zamanda bacak kaslarını güçlendirir ve bu sayede köpeğinizde ileriki yaşlarda oluşabilecek kireçlenme, kas erimesi gibi yaşlılık sorunlarının da önüne geçmenizi sağlar. Rutin Veteriner Ziyaretleri Ülkemizde, belediyelerin aşılama ve ilaçlama konusunda yeterli özveriyi göstermemesi sebebiyle sokak hayvanlarının nüfusuna paralel olarak, iç-dış parazit ve parazitlerden geçen çeşitli kan hastalıklarında artış gözlemlenmektedir. Köpeğinizin iç-dış parazit uygulamalarını ve yıllık uygulanan aşılarını düzenli yaptırmanız, onun sağlığı için hayati önem taşımaktadır. Aşılamanın haricinde en azından yılda bir kez check-up yaptırmanız, köpeğinizin sağlığını kontrol altında tutmanızı, oluşabilecek hastalıklara erken müdahale etmenize olanak tanır. Köpeğiniz Dişiyse, Kısırlaştırın! Eğer dişi bir köpeğe sahipseniz ve üretim yapma gibi bir amacınız yoksa, yani köpeğiniz birden fazla doğum yapmayacaksa kısırlaştırmanız onun sağlığı için en doğru olanıdır. Kısırlaştırılan köpeklerde, ilerki yıllarda oluşabilecek meme tümörü riski yok denecek kadar azdır. Ayrıca köpeğinizi kısırlaştırarak, yine doğum yapmayan köpeklerde görülen ve oldukça tehlikeli olan Pyometra (rahim iltihabı) hastalığı riskini de tamamen ortadan kaldırmış olursunuz. Köpeğinizin ‘’Köpek’’ Olmasına İzin Verin Birçok köpek sahibi, zaman zaman köpeklerini biliçli veya bilinçsiz olarak kısıtlama ihtiyacı hisseder. Çimlere basmasın, yağmurda çıkmasın (ıslanır, ayakları çamur olur), başka köpekler yaklaşmasın (ısırılır, zarar görür) derken köpeğinizin hayatını büyük oranda engellemiş oluyorsunuz. Onların da çimlerde koşmaya, güneşlenmeye, yağmurda ıslanmaya, başka köpeklerle koşup oynamaya, çamura bulanmaya hakları var. Siz onun hayatından bu gibi aktiviteleri çıkararak hayatını çalmaktan başka bir şey yapmıyorsunuz. Unutmayın ki can dostlarımız bir köpek! Ve biz onları ‘’köpek’’ oldukları için seviyoruz. Şu an 15 yaşında bir Golden Retriever, 9 yaşında bir Border Collie sahibi olarak size şunu söyleyebilirim ki; köpeklerim hala koşup oynayabilmekte ve her ikisi de son derece sağlıklı, aktif ve formda. Önerilerimi dikkate alırsanız, sizin köpekleriniz de sağlıklı bir yaşlılık dönemi geçirebilir. Hepinize dostlarınızla geçireceğiniz uzun, sağlıklı bir ömür diliyorum… GİZEM ASAR

  • YAVRU KÖPEKLER NEDEN ISIRIR ?

    Yavru Köpekler Neden Isırır? Evinizi dört ayaklı bir pirhanayla mı paylaştığınızı düşünüyorsunuz? Yalnız değilsiniz! Yavru köpek sahiplerinin en yaygın şikayetlerinden birisi; köpeklerinin sıklıkla ellerini, ayaklarını ısırmalarıdır. Ustura misali 28 ufacık diş, başlarda can acıtmasa da köpeğiniz ortalama 3-4 aylık olduğunda ve dişleri can yakmaya başladığında bu ısırıklar hoşunuza gitmez, hatta sinir bozucu bir hal almaya başlar. Öncelikle bilmeniz gereken şu ki; sadece sizin yavru köpeğiniz değil, sağlıklı olan bütün yavru köpekler ısırır. Isırmak, tüm yavru köpekler için doğal bir davranıştır. Yavru köpeğinizin sizi ısırmasının iki ana nedeni vardır. Sizi sürü üyelerinden biri olarak görürler ve bu yüzden oyun oynamak için kardeşlerine yaptıkları gibi dişlerini kullanırlar. Diğer neden ise; yavru köpeğinizin diş değiştirme dönemindeki dayanılmaz diş kaşıntılarıdır. Bu dönemde yavrular, elleriniz de dahil bulabildiği ve kaşıntısını giderebildiği her şeyi çiğnerler. Her iki faktörü de göz önüne aldığımızda bu durumun önüne geçebilmemiz ve kontrol altına alabilmemiz mümkündür. Yavru Köpeklerde Isırmanın Çözümü 2 Aydan Küçük Yavru Sahiplenmeyin Yavrular, süt dişleri çıkar çıkmaz anne ve kardeşleriyle geçirdikleri zamanda bu dişlerini kullanmayı ve geliştirmeyi öğrenirler. Kimi zaman sert ısırıklar memeyi acıttığı için açlığa sebep olurken, kimi zaman da kardeşlerini kaçırtıp yalnız kalmalarına sebep olur. Bu dönem, yavrunun sosyalleşmesi ve annesinden alacağı terbiye açısından oldukça önem arz eder. Bu yüzden anne ve kardeşlerinin yanında daha uzun zaman geçirme şansı olan yavruların ısırıkları, ailesinden erken ayrılan köpeklere göre daha kontrollüdür. Eğer henüz bir yavru sahibi olmadıysanız, seçeceğiniz yavru en az 8 haftalık olana kadar beklemelisiniz. Köpeğinize Ağzını Kibarca Kullanmayı Öğretin Öncelikle, köpeğinizin ellerinizi çiğnemesine izin vermeyin. Yavru köpeğiniz, elinize ya da ayağınıza dişlerini geçirdiğinde tıpkı kardeşlerinin vereceği tepki gibi yüksek sesle bağırın ve oyunu sonlandırın. Elleriniz yerine, kendine ait oyuncakları çiğnemesi için onu teşvik edin. Bunu her defasında yaparsanız bir süre sonra dişlerini daha kontrollü kullanmaya başlayacaktır. Diş Kaşıntısını Gidermek İçin Çeşitli Kemik Ve Oyuncaklar Alın Diş değiştirme döneminde şiddetli kaşıntı krizleri yaşayan yavru köpeğiniz, bu ihtiyacı için ellerinize ve ayaklarınıza yöneldiğinde; onun için almış olduğunuz pres kemikleri ya da sert, kauçuk oyuncakları kemirmesi için verebilirsiniz. Böylelikle hem elleriniz zarar görmemiş olur, hem de köpeğiniz diş kaşıma ihtiyacını gidermiş olacaktır. Asla Isırdığı İçin Köpeğinize Vurmayın Daha önce de yazdığım gibi köpeğinizdeki olumsuz bir davranışı cezalandırmak yerine, olumlu davranışı ödüllendirirseniz köpeğiniz ondan beklentiniz olan davranışı daha çabuk anlayacaktır. Siz, sizi ısırdığı için köpeğinize vurduğunuzda, o bunu oynadığı için vurmanıza yorumlayacaktır. Çünkü onun yaptığı sadece sizinle oyun oynamak ya da dişlerini kaşımaktır. Alternatif Çözüm Önerileri Köpekler parfüm vb kokulardan hoşlanmazlar. Eğer yavru köpeğinizin ısırmasıyla baş edemiyorsanız, ısırmak için ellerinize hücum ettiğinde elinize bolca kolonya sürebilirsiniz. Hem kolonyanın kokusundan rahatsız olacağı, hem de ısırdığında ağzına gelen acı tattan hoşlanmayacağı için ısırmaktan vazgeçip uzaklaşacaktır. GİZEM ASAR

  • KÖPEKLER İÇİN KAFES EĞİTİMİ

    YAVRU VE YETİŞKİN KÖPEKLERİNİZ İÇİN KAFES EĞİTİMİ Köpekler, günümüzde evcil olsalar da kökenleri kurtlara, yani yabani hayvanlara dayanır. Tıpkı ataları olan kurtlar gibi içgüdüleri gereği dinlenmek, uyumak ve ürktüklerinde saklanmak için kendi özel alanlarına sahip olmak isterler. Biz de bunu göz önüne aldığımızda köpeğimize kafes eğitimi vererek içgüdülerine ve doğal ihtiyaçlarına uygun bir ortam hazırlamış oluyoruz. KAFES EĞİTİMİNİN FAYDALARI -Köpeğinizin mesane ve bağırsaklarını kontrol edebilmesini sağlar. Tuvalet eğitimi için bire birdir. -Evde olmadığınız ya da onu göz önünde tutamayacağız anlarda köpeğinizi güvende tutar. -Kemirme, kazma gibi davranışları öğrenmesine izin vermeden önüne geçebilirsiniz. -Temizlik anında ya da köpek korkusu olan bir misafiriniz geldiğinde, onu ayrı bir odaya ya da tek başına balkona kapatmak yerine kafesinde tutarak her zaman yanınızda kalmasını sağlarsınız. -Köpeğinizle yapacağınız yolculuklarda köpeğinizin kendini güvende hissetmesini sağlar. -Ev içinde düzen sağlar. Kafes alışkanlığı kazanan yavru, yetişkin olduğunda da uyku ve dinlenme ihtiyacı hissettiğinde kendi isteğiyle kafesine girip uyuyacaktır. -Geceleri doğabilecek olası kazaların ( Çiş kaçırma, kemirme gibi) önüne geçer. KAFES EĞİTİMİ NASIL ÖĞRETİLİR? -Köpeğiniz için bir kafes edindiğinizde yavruyu direkt içine kapatmak yerine, kafesin kapısını açık bırakın ve bir iki gün kendi girip çıkmasına, keşfetmesine izin verin. -İlk günden itibaren mamasını kafesin içinde vermeye başlayın. Böylelikle kafesle arasında pozitif bir ilişki kuracaktır. -Kafesin kapısını uzun süreli (1-2 saat) kapatmadan önce 5-10 dakika gibi kısa aralıklarla gün içinde bir kaç kez alıştırma yaparsanız, köpeğiniz travma yaşamadan kafesi güvenli alan olarak görmeye başlayacaktır. -Yavruyu kafese alıştırma sürecinde her gün 10'ar dakika kafetse kaldığı süreyi arttırarak köpeğinize farkettirmeden kafes içinde kaldığı süreyi uzatabilirsiniz. -Kafesin içinde kapalı kalmaya alışması için yanına oyalanabileceği suni kemik ya da parçalanmayan kauçuk bir oyuncak koyabilirsiniz. KURALLAR! -Ortalama iki aylık olan bir yavru en fazla 2 saat tuvaletini tutabilir. Bunu göz önünde bulundurarak her iki saatte bir yavruyu dışarı çıkarın ve ihtiyacını gidermesini istediğiniz alana götürün. -Alışma sürecinde yavru kapalı kalmak istemeyebilir ve ağlayabilir. Bu gibi durumda asla onunla ilgilenmemeniz, ağladığı için dışarı çıkarmamanız gerekir. Aksi halde ağladığında çıkardığınıza şartlanacaktır ve her seferinde artan şiddette ağlamaya devam edecektir. -Tüm gün kafeste kalması hiç bir köpek için adil değildir. Kafes eğitimi tuvalet eğitimi için, geceleri ve evde olmadığınızda ya da onu göz önünde tutamayacağınız anlarda kullanabilmeniz içindir. Yaşam alanı değildir. Dinlenme, uyuma yeridir. -Yavruyu iki saat süreyle kafeste tutmak istediğinizde en bir saat serbest dolaşıp enerjisini atmış, tuvaletini dışarı yapmış olması gerekmektedir. Sıkıntısı olan ya da yeterince enerjisini atamamış yavru, kafesin içinde durmak istemeyecektir. Bu yüzden kapatmadan önce yeterince yorgun olduğundan emin olun. -Asla cezalandırmak için kafese kapatmayın. Unutmayın, kafes dinlenme alanıdır. Cezaevi değildir. -Kafese alışmış bir köpek ses çıkarmadan kafesinde vakit geçirebilmektedir. Eğer köpeğiniz huzursuzlanıp ağlar ya da çıkmak isterse tuvaleti gelmiş olabilir ve böyle bir durumda kaza olasılığını önlemek için, sustuğu ilk dakikada hemen dışarı çıkartıp tuvalet alanına götürmeniz gerekmektedir. -İki üç aylık bir yavru geceleri her 3 saatte bir tuvalet ihtiyacı için kafesten çıkarılmalıdır. SIKÇA SORULAN SORULAR -Kafesin boyutu ne kadar olmalıdır? Köpeğinizin 2-2,5 katı kadar büyük olmalıdır. Daha büyük olursa tuvaletini yapması için alan kalabilir ve bu yavru eğitiminde en son isteyeceğimiz şeydir. -Köpeğim gün içinde kaç saat kafeste kalabilir? Bu köpeğinizin kaç aylık olduğuna göre değişse de ilk günler (geceleri ya da evde olmadığınız anlar hariç) 1 saat dışarıda, 1 saat kafeste kalmalıdır. Alıştıktan sonra bu süre 1 saatten 5 saate kadar çıkabilir. Her 2-3 saatte bir su ve tuvalet ihiyacı için dışarı çıkartabilirsiniz. -Kafes eğitiminin bir yaşı var mı? Hayır. Her yaşta köpeğe bu alışkanlık kazandırılabilir. -Köpeğimiz kaç aylık olana kadar geceyi kafeste geçirmeli? 5-6 aylık olana kadar düzeni bozmamanızı tavsiye ederim. Köpeğiniz alışkanlık kazanmış olacağından bir süre sonra siz kapatmasanız da uyumak için kafesini tercih edecektir. -Kafesin zemini nasıl olmalı? Kafesin içine köpeğinizin rahat uyuyabileceği ama kolay parçalayamayacağı bir minder ya da yatak koyabilirsiniz. -Neden bağlamak ya da bir odaya kapatmak yerine kafes öneriyorsunuz? Bağlı olan bir köpek sürekli tasmaya dolanacaktır ve istemeden kendine zarar verebilir, dolanıp boğulabilir. Bu yüzden bu hiç sağlıklı ve güvenli değildir. Bir köpeği bütün gün bağlı tutamazsınız. Bu psikolojik olarak da köpeğinize zarar verir. Odaya kapatılan bir yavru henüz ev kurallarını bilmediğinden sağı solu kemirmeye başlayacaktır ve istediği yere tuvaletini yapabilir. Tüm gün serbest olan bir yavruda kontrol sağlayamazsınız ve tuvalet eğitimi konusunda sıkıntı yaşayabilirsiniz. Bir yavruyu kontrol altında tutmanın en adil yolu kafes alışkanlığı kazanmasıdır. GİZEM ASAR

  • KÖPEĞİNİZİ KENDİNİZ Mİ EĞİTMEK İSTİYORSUNUZ? KOMUTLARI TEKRARLAMAYIN!

    KÖPEĞİNİZİ KENDİNİZ Mİ EĞİTMEK İSTİYORSUNUZ ? KOMUTLARI TEKRARLAMAYIN! Köpeğinizi kendiniz eğitmeye karar verdiniz ve bunun için bir takım bilgiler edindiniz. Köpeğiniz sizin emeğinizle ‘’otur’’ komutunu öğrendi! Hatta daha da ileri gittiniz ‘’yat’’ komutunu bile öğrettiniz. Kendi yaşam alanında herşey yolunda giderken farklı bir ortamda köpeğinizin komutlarınıza itaat etmediğini, dikkatinin dağıldığını farkettiniz. Siz ısrarla: ’’ Oğlum otur, otur ,otur…’’ diyorsunuz ama; köpeğiniz ikinci, hatta üçüncü anonsu duymadan kılını bile kıpırdatmıyor. Siz de komutunuzu dinletemediğiniz için usanıyorsunuz ve olurunu bırakıyorsunuz. Böylelikle köpeğiniz günden güne bağımsızlık bayrağını çekmiş oluyor. Örnekte olduğu gibi eğitimde yapılan en yaygın yanlışlardan biri, komutların sürekli tekrar edilmesidir. Köpeğiniz oturmuyorsa komut otomatikman tekrarlanır. Siz arka arkaya komut verdikçe köpeğinizin sizi daha iyi anlayacağını düşünürsünüz ama; köpeğinize otomatikman birkaç kez tekrarlanmadan itaat edilmeyeceğini öğretirsiniz. Çünkü ona öğrettiğiniz ‘otur’ değil ’otur, otur hatta otur! ‘dur. Onun tek suçu, cümlenizi bitirmenizi bekliyor olmasıdır. Köpeğiniz ilk komutunuzu duymazdan geliyorsa siz uygulamasını sağlayın ve ona hangi komutu verdiyseniz o şekli almasına yardım edin. İlk komutta oturmadıysa hemen elinizle arkasına hafifçe bastırarak oturmasını sağlayın ve anında ödüllendirin. Köpeğinize uygulatamayacağınız hiç bir komutu vermeyin. Köpeğiniz agresifse ve başka köpek gördüğünde kendine kaybedip sadece saldırmaya odaklanıyorsa böyle bir anda onun oturmayacağını bile bile ‘otur’ komutu vermeniz, ona ‘istemediğin zamalarda sözümü dinlemeyebilirsin’ mesajını verir ve bu zamanla köpeğinizde alışkanlığa dönüşür. Yavruluk döneminde istediği zaman komutlara uyması sizi çok rahatsız etmese de büyüdüğünde onun üzerinde hakimiyet kurmanız zorlaşacaktır. Bu yüzden öncelikle köpeğiniz üzerinde hakimiyet kurmalısınız ve her ne olursa olsun komutları iki kez tekrarlamaktan kaçınmalısınız. GİZEM ASAR

  • KÖPEĞİNİZE OYUNCAK SEÇERKEN

    KÖPEĞİNİZE OYUNCAK SEÇERKEN Tavsiye edilmeyen oyuncaklar; -Köpeğiniz oyuncağı tamamıyla ağzına sokabiliyorsa; bu, oyuncağın çok küçük ve tehlikeli olduğu anlamına gelmektedir. -Sünger oyuncaklar ya da vidalı nesneler, düdük ya da yırtılabilen, yutulabilen diğer ek parçalar tavsiye edilmemektedir. -Kırılabilen sert ve sivri uçlu oyuncaklardan kaçının. Oyuncak olmayan oyuncaklar; -Ayakkabılar, giysiler ve çoraplar oyuncak değildir.Yavru köpeğiniz, çiğnemesine izin verdiğiniz ayakkabılar ile çiğnemesi yasak olan ayakkabınız arasında ayrım yapamaz. -Yumaklar, iplikler, makaralar, lastik bantlar oyuncak değildir. Ayrıca bu gibi nesneleri kendine oyuncak edinen köpeğiniz için tehlike oluştururlar. -Plastik torbalarla köpeğinizin oyun oynaması tehlikelidir. Parçaları yutup bağırsağında tıkanmaya sebep olabilir. Güvenli oyuncaklar; -Sert deri kemikler, naylon çiğneme oyuncakları, sert plastik toplar köpeğiniz için eğlenceli ve güvenlidir. -İçine mama koyabileceğiniz yavru köpeğinizin burnuyla ittirip çıkarabileceği toplar hem oyalıyıcıdır hem de genlerindeki araştırma, keşfetme gibi davranışlara teşvik ederek zihnini çalıştırır.

  • İYİ BİR KÖPEK SAHİBİ OLMANIN 5 KURALI

    DAHA İYİ BİR KÖPEK SAHİBİ OLMANIN 5 KURALI Köpek sahibi olmak, bir takım sorumlulukları da beraberinde getirir. Bir köpek sahibiyseniz, sadece köpeğinizden ve onun ihtiyaçlarından sorumlu olmazsınız. Köpeğinizin davranışlarından ve etkileşim içinde olduğu dış çevreden de siz sorumlu olursunuz. Köpeğinize ve onun davranışlarının doğurduğu sonuçlara ne kadar hakim olursanız dostunuzla ev ve toplum içinde o kadar az problem yaşarsınız. Günlük hayatınızda dikkat edeceğiz birkaç önemli faktör emin olun sizi, köpeğiniz ve çevre için daha iyi bir sahip yapacaktır. 1-Köpeğinizin Gereksinimlerini İhmal Etmeyin İyi bir köpek sahibi olmanın ilk ve en önemli kuralı; köpeğinize karşı olan sorumluluklarınızı eksiksiz yerine getirebilmenizdir. Fiziksel ve zihinsel egzersiz ihtiyacından, beslenmesine; rutin veteriner ziyaretlerinden, eğitim ve sosyalleştirilmesine kadar bu bir zincirdir ve her türlü ihtiyacı sizin ona sunduğunuz imkanlar dahilindedir. Bu zincirin halkalarından birinin kopması, köpeğinizin hayatında ciddi sorunların doğmasına sebep olabilir. Her anlamda sağlıklı ve psikolojisi düzgün bir köpeğe sahip olmak; ancak onun tüm ihtiyaçlarını eksiksiz bir şekilde karşılayabilirseniz mümkün olur. 2-Köpeğinize Onun Anlayabileceği Şekilde Davranın Köpeğinize iyi bir lider olabilmeniz için ona karşı net ve davranışlarınızda tutarlı olmanız gerekir. Bir şey yasaksa, yasaktır. Koymuş olduğunuz kurallar güne ya da o anki koşula göre değişmemelidir. Köpeğinizin, sizi anlayabilmesi, sizin beklentilerinizi uygulayabilmesi için günlük hayatınızda köpeğinizle olabildiğince az konuşun ve verdiğiniz komutlar tek kelime olsun. Biz ne kadar çok kelime kullanırsak köpeklerimizin kafası o kadar çok karışıyor ve bizi anlamakta güçlük çekiyorlar. Kısa kelimeler ve ona karşı tutarlı davranışlarınız köpeğinizle daha net iletişim kurmanızı sağlayacaktır. 3-Köpeğinizi Topluluk İçinde Tasmasıyla Gezdirin Hepimiz isteriz köpeklerimiz özgür olsun, sokakta dilediği gibi dolaşsın. Ancak bu bazı alanlarda mümkün olurken, bazı alanlarda mümkün olamayabiliyor. Biz köpekleri çok seviyoruz ve korkmuyoruz; ama herkes için durum aynı değil. Kabul etmemiz gereken şu ki; herkes köpek sevmek zorunda değil. Bazı insanlar küçük yaşta yaşadığı travmatik olaylar ya da ailenin hayvanlara karşı negatif bakış açısı sebebiyle köpek fobisine sahip olabiliyor ve bu durumu bizlerin anlayışla karşılaması gerekiyor. Özellikle köpeğinizi kontrol edemiyorsanız ve kendini sevdirmek için bile olsa insanların üzerine gidiyorsa; bu, köpekten korkan ya da hoşlanmayan biri için hoş karşılanır bir durum olmaz. Bir anlık refleksle köpeğinize ters bir harekette bulunabilir ve bu durum yok yere sizi bir tartışma içine düşürebilir. En iyisi mi; geniş parklar, sakin sokaklar ya da ormanlık alanlar dışında köpeğinizin tasmasını açmamanız ve korkan ya da hoşlanmayan insanlara saygı duymanızdır. Köpeğiniz ne kadar eğitimli olursa olsun, bunu kimseye ispatlamak zorunda değilsiniz. Tasmayla gezmesi hem onun güvenliği için hem de kalabalık caddelerde rahatça, kimseyi rahatsız etmeden gezebilmeniz için en doğru seçenektir. 4-Agresif Köpeklerinizi Ağızlıksız Ve Tasmasız Gezdirmeyin Şehir içinde en sık yaşadığımız problemlerden biri; agresif köpeklerin, köpek parklarında tasmasız gezdirilmesi. ‘Bir şey yapmaz’ denilen köpeklerin, başka köpekleri ısırabildiğine hatta ölümle sonuçlanan hasarlar verdiğine çokça şahit oldum. Özellikle köpeğiniz erkekse ve kısır değilse lütfen bu konuda daha dikkatli olun. ‘Bir şey yapmaz’ demeyin. Kimse agresif bir köpek salınık geziyor diye yolunu değiştirmek zorunda değil. Siz, köpeğinize sahip çıkın ki diğer köpek sahiplerini de zor durumda bırakmayın. Köpeğiniz ısırma potansiyeli taşıyorsa boyutu, ırkı ne olursa olsun lütfen ağızlıkla gezdirin. Yanından geçen birini eskaza ısırdığında, suçlu sadece onu kontrol edemeyen siz değil, köpeğiniz de olacaktır ve zabıtalar bu tip köpeklere el koyma yetkisine sahip. Köpeğinizin ve diğer köpeklerin, insanların iyiliği için lütfen köpeğinizi her ortamda kontrol altında tutun. 5-Köpeklerinizin Dışkılarını Temizleyin Kedi ve köpeklerde parazit başta olmak üzere çeşitli bulaşıcı hastalıkların bu kadar yaygın olmasının en temel sebebi, ortada bırakılan hayvan dışkılarıdır. Parazit taşıyan bir köpek, parazit yumurtalarını dışkıyla atar ve ortada kalan dışkılar potansiyel bir parazit tehditi haline gelir. Bu durum bizlerin de sağlığını tehlikeye atar. Yanlışlıkla bir dışkının üzerine bastığımızda bakteri ve parazitler ayakkabımızın altında kapımızın önüne kadar gelir. Özellikle çocuklar ve yaşlılar bu konuda oldukça muzdarip. Ne yazık ki hala toplumumuzda görmezden gelen ve umursamayan köpek sahipleri var. Belediyelerin temizlik işçileri sokak hayvanlarının dışkılarını temizlemek zorunda kalıyor evet; ama köpeğinizden ve onun ardında bıraktıklarından siz sorumlusunuz. Herkes üzerine düşen görevi yapsa, köpeklerinin dışkılarını toplasa hem köpeklerimiz çimlerde özgürce koşup yuvarlanabilir hem de parazit ve bulaşıcı hastalıklarda ciddi bir azalma olur.

© 2023 by Gizem Asar. Tüm hakları saklıdır.

bottom of page